Anoni̇m Şi̇rket Payları Üzeri̇nde Kurulan Alım Hakkı Opsi̇yonu

Ortak girişim sözleşmesi ile pay sahipleri sözleşmesi çerçevesinde en çok karşılaşılan yapılardan biri opsiyon haklarından pay alım ve satım opsiyonlarıdır. İş bu opsiyon hakları, pay sahipleri sözleşmesi içerisinde düzenlenebileceği gibi yalnızca opsiyon hakları düzenlemelerini içerir sözleşmeler de kurgulanabilmektedir. Bahsedilen opsiyon haklarından biri olan ve Amerikan hukukunda “call option” olarak ifade edilen alım hakkı genel olarak; hak sahibinin, sözleşme hükümlerine bağlı olarak her zaman veya belirli şartların gerçekleşmesi üzerine tek taraflı irade beyanı ile payı hak borçlusundan alma hakkı olarak tanımlanmaktadır.

ALIM HAKKININ HUKUKİ NİTELİĞİ

Pay sahibi ile alım hakkı sahibinin taraf olduğu ve payların alım hakkı sahibine devrini içeren sözleşme, alım hakkı sahibi tarafından tek taraflı irade beyanı ile kullanılmasıyla birlikte kurulmuş olduğundan alım opsiyonu hakkı, doktrinde nispi bir yenilik doğuran hak olarak nitelendirilmektedir. İlaveten, taraflar alım opsiyonunun hak sahibi tarafından belirli bir süre içerisinde kullanılması veya alım hakkının ancak belirli şartların gerçekleşmesi halinde doğması gibi çeşitli mekanizmaları opsiyon sözleşmesi çerçevesinde belirleyebilmektedir. Nitekim, opsiyon sözleşmesinde alım opsiyonun belirli bir süreye bağlandığı durumlarda belirlenen süre içerisinde hakkın kullanılmaması durumunda hak düşmekte veya opsiyon sözleşmesinde belirlenen şartların gerçekleşmesi durumunda hak sahibi alım hakkını kullanma imkanına kavuşmaktadır. Burada dikkat edilmesi gereken husus, alım hakkının kullanımından ziyade doğumunun belirli şartlara bağlanmış olmasıdır. Dolayısıyla yenilik doğurucu hakların şarta bağlanamaması ilkesi de ihlal edilmemektedir.

ALIM OPSİYONUNUN PAY SAHİBİ TARAFINDAN İHLALİ

Yukarıda da bahsedildiği üzere, alım hakkı yalnızca taraflar arasında etki doğuran nispi bir hak olduğundan hukuki ilişkinin ifasından önce payların pay sahibi tarafından üçüncü bir kişiye devredilmesi durumunda alım hakkı sahibinin üçüncü kişiye sahip olduğu alım hakkı çerçevesinde payların kendisine devredilmesine yönelik bir talepte bulunma imkânı olmayacaktır. Bu durum, alım hakkının esas sözleşmeye derç edilmesi durumunda da değişmeyecektir. Nitekim Yargıtay’ın da esas sözleşmede yer alan pay devri sınırlamalarının üçüncü kişiye karşı ileri sürülemeyeceği ve esas sözleşmede yer alan pay devri sınırlamalarına ilişkin hükümlere aykırılık nedeniyle üçüncü kişiye yapılan pay devirlerinin geçersiz olduğu sonucuna varılamayacağına hükmettiği görülmektedir.

Bu doğrultuda anonim şirket payları üzerinde kurulan bu tür sınırlandırmaların, esas sözleşmede yer alsalar dahi, belirli istisnalar saklı kalmak kaydıyla, korporatif bir nitelik kazanmayacağı ve opsiyon sözleşmeleri içerisinde yer alırken haiz oldukları borçlar hukuku karakterlerinin aynen devam edecekleri düşünüldüğünde pay sahibinin sözleşmeyi ihlali durumunda borçlar hukuku kapsamında aynen ifa, tazminat ve cezai şart yaptırımı söz konusu olacaktır. Ancak pay sahibi tarafından payların üçüncü kişiye devredilmesi durumunda artık aynen ifa talep edilemeyeceğinden ve bunun yerine uygulanabilecek tazminat ve cezai şart müesseseleri alım opsiyonu sahibi tarafından aynen ifaya kıyasen tercih edilmeyecek çareler olduğundan uygulamada söz konusu riskin minimum düzeye indirilmesi adına pay senedi arkasına alım hakkına ve hak sahibine ilişkin kayıt konulması ve üçüncü bir kişiye tevdi edilmesi yöntemleri kullanılmaktadır.

Önemle belirtmek gerekir ki, pay senedinin arkasına alım hakkına yönelik kayıt konulması hak sahibine tam bir koruma sağlamayacaktır. Nitekim pay senedi arkasındaki alım hakkı kaydına rağmen senedi devralan üçüncü kişi senedin mülkiyetini kazanacak ve hak sahibinin kötü niyet iddiasında bulunarak bir talepte bulunma imkânı olmayacaktır.

Uygulamada sıklıkla başvurulan bir diğer yöntem ise pay senetlerinin üçüncü bir güvenilir kişiye emanet edilmesidir. Bu üçüncü kişi bir banka olabileceği gibi özellikle bu konuda uzmanlaşmış yediemin aracıları (escrow agent) da olabilir. Bu yöntemin uygulanması durumunda paylar kendisine emanet edilen üçüncü kişi ile bir saklama sözleşmesi akdedilecektir. Ancak yedieminin kendisine emanet edilen nama yazılı pay senedini saklama sözleşmesi hükümlerine aykırı olarak pay sahibine teslim etmesi ve akabinde pay sahibinin de söz konusu payları alım opsiyonu sözleşmesine aykırı olarak üçüncü bir kişiye devretmesi halinde de alım hakkı sahibi tarafından istenilen sonuca ulaşılamamış ve üçüncü kişi mülkiyeti kazanmış olacaktır.

SONUÇ OLARAK

Opsiyon hakları birleşme ve devralma süreçlerinde tarafların uzun görüşme ve pazarlıklarına konu olabilmektedir. Opsiyon haklarından birini teşkil eden alım hakkı opsiyonu da hak sahibine tek taraflı yenilik doğurucu irade beyanı ile belirli payların kendisine devrine ilişkin bir sözleşme kurulmasını sağlama imkanını vermektedir. Bir pay devri kısıtlaması niteliğinde olan alım hakkının anonim şirket esas sözleşmesine eklenebilmesi durumunda dahi, yine de bu hak tamamen borçlar hukuku kapsamında değerlendirilecek ve üçüncü kişilerin bu hükümlere aykırı olarak pay üzerindeki hak kazanımları korunacaktır. Bu kapsamda, taraflar alım opsiyonunun pay sahibi tarafından aynen ifası için çeşitli uygulamalara başvurmakta olup bunlar pay senedi arkasına kayıt düşülmesi ve yediemin müessesine başvurulmasıdır. Ancak söz konusu müesseseler hak sahibine tam bir koruma sağlamamaktadır. Bu minvalde alım opsiyonuna ilişkin akdedilen sözleşmelerin detaylı ve dikkatli bir biçimde hazırlanması gerekmektedir.

Birleşme ve Devralma Hukuku hakkında detaylı bilgi almak ve bize ulaşmak için bizi arayabilir yada iletişim formumuzu doldurabilirsiniz.

Yorum Bırakın